Üretim faaliyetlerinin tamamını kapsayan çalışma hayatındaki hakların iade edilmesi ve düzenlenmesi için iş hukuku tarafından gerekli belirlemeler yapılmaktadır. İş hukukuna ilişkin esaslar eğer hem işçilerin hem de işverenlerin sahip olduğu haklara uygun bir şekilde benimsenmiyorsa çalışanların emeklerinin sömürüsü ortaya çıkmaktadır. İş hukuku çerçevesinde görülen davalardan bazıları şunlardır.
- İşçi hizmet tespiti
- İşçi maaş, kıdem ve ihbar tazminatı
- İş kazaları sonrası destekten yoksun kalma tazminatı
- Yurtdışı borçlanmalar ve çalışmanın tespiti
- İşe iade
- Yurtdışı işe giriş tarihinin Türkiye’de geçerli sayılması
Son yapılan düzenlemelerle birlikte işveren ve işçi arasında yaşanan sorunların çözümünde dava süreci öncesinde arabulucu avukat ile çözüme kavuşturmaya çalışılmaktadır. Eğer bu çözüm yolu ile bir sonuca varılamazsa iş hukuku mahkemeleri görevli olacaktır.
Çalışan ve işyeri sahibi arasında çalışanın ortaya koyacağı çalışma karşılığında ona ödenecek olan miktar yazılı ya da sözlü olarak belirlenmelidir. Eğer bu ücret kanunlarda belirtilen süreler içerisinde ödenmezse çalışanlar alacaklarının tahsili için dava açabilmektedirler. Kıdem ve İhbar Tazminatı Alacağı Davası İşveren işçiyi herhangi bir sebep göstererek işten çıkarıyor ya da işçi bu sebepleri gerekçe göstererek işten çıkıyorsa bu durumda alacakların talep edilmesi için işçi tarafından iş hukuku çerçevesince kıdem ve ihbar tazminatı alacağı davası açılabilmektedir. Dava sonucunda kişiye hak ettiği bedelin ödenmesi yapılır.
İşveren bir işçiyi çıkardıktan sonra işçi kendisinin işe geri dönmesinin sağlanması amacıyla dava açabilmektedir. Davanın açılabilmesi için gerekli görülen şartlar, işverenin kanunda detaylandırılmış şekilde belirtilmiş olan çalışan sayısına sahip olmasının ve bir süre boyunca çalışanın bu kişinin yanında çalışması olmasının zorunlu olmasıdır.
Herhangi bir iş kazası sonrasında eğer kişiler çalışamaz duruma gelirlerse ya da çalışanın ölümü ile sonuçlanan vakalar ortaya çıkarsa bu durumda mağdur olan çalışan yakınları, işverenlere dava açabilmektedir. Dava ismini çalışanın bakmakla yükümlü olduğu kişinin gelirden eksik kalması sonucu oluşan destekten yoksun kalma durumundan almaktadır.
Tapu sahibi gayrimenkulun diğer pay sahipleri tarafından ya da üçüncü bir şahıs tarafından kullanılması neticesinde bu kişi ya da kişilerin gayrimenkulu kullanmasının engellenmesi durumuna verilen isimdir. Örnek vermek gerekirse; miras dolayısıyla kalan bir evden bir kardeş tümüyle faydalanırken, diğer kardeşin dava etmesiyle birinci kardeşin evden ayrılması gerekliliği gösterilebilir.
Eğer işveren, çalışanlarına verdiği emirler doğrultusunda yapılan faaliyetleri resmi kurumlara bildirmiyorsa bu durumda iş hukuku davaları açılabilmektedir. İşçi ve işveren arasındaki sözleşmelere dayalı olarak çalışanlar emeklilik, kıdem tazminatı ve diğer alacaklarının tahsil edilmesini sağlamak amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumlarına başvurabilirler. Eğer işverenin çalışılan süreleri eksik bir şekilde bildirdiği tespit edilirse bu durumda hizmet tespiti davası açılabilmektedir.